YAZILAR
Ben de zengin miyim ki?
Sıhhat ve afiyet Allahın insanlara lütfettiği ne büyük nimettir. Çoğu kere ne sıhhatin ne de afiyetin kıymeti anlaşılmadan ömür dakikaları gelip geçiyor.
Sıhhat ve afiyet birbirine yakın olsalar da aslında çok farklı anlamları içlerinde taşımaktalar. Sıhhat bedenen ve ruhen sağlıklı olma hali olarak bilinir. Pek çok arıza ve kusurdan uzak olma durumu belki de. Ama afiyet ise, her halükarda yaşanabilen hadiselere karşı derunumuzdaki kavrayışla ve isyan etmeme hali belki de.
Çoğu kere sıhhatimizin olmasına rağmen afiyetten mahrum olma durumu buna en mühim işarettir. Bazen en sıkıntılı hallerde, her türlü ıstırabı yudumlayıp sağlığın tamamen kaybedildiği durumlarda bile afiyete olma halet-i ruhiyesine sahip kahraman insanları görmekte mümkün olabiliyor.
Aslında sağlık ta hastalık ta insan için. Küçük bir sağlık sorunu, çoğu kere bizlere zahmetsiz sahip oldığumuz sıhhat nimetini anlatmada ne kadar mühim bir esastır. Hayatta asıl olan sağlıktır, hastalık ise arızidir. Sıhhatle geçirdiğimiz dakikalar, sağlıksız geçirdiğimiz dakikalara kıyaslanamayacak ölçüde çok fazladır.
Her şey zıddıyla bilinir, kaidesince hastalık sıhhati bilmede ve tanımada çok mühim bir uyarıcıdır. Öyle ki bazen bir dakikalık hastalığa mukabil Allahu Teala yirmi dört saat ibadet sevabı vererek bu tahammülü zor sıkıntıları, sevaplı bir neticeye ulaştırması da ayrı bir ikramdır.
Cenabı Hakkın Şafi ismi (şifa veren) hastalığı gerektirdiği gibi o hastalıklardan şifa bulma yollarını da insanlara talim etmesi ne büyük hazinedir. Şifayı veren ebetteki Allah’tır. Kullar ise şifaya giden yollarda birer vesiledir, tıpkı rızık gibi. Rezzak Cenabı Haktır ancak kullar rızık için bir vesiledir.
Her şeye rağmen hayatta olmak,
Gözünü sabah dünyaya açabilmek,
Ellerinizin ayaklarınızın tutması,
Kulaklarınızın işitmesi,
Yediklerinizin tadını alabilmeniz,
Bir dost sesiyle, bir tatlı tebessümle gülebilmek hala mümkünse,
Çayınızı keyifle yudumlayabiliyorsanız,
Kahvenizi içerken dost muhabbetleri sizi sarmalıyorsa,
Gönül dünyanıza akan sevdiklerinin varlığı bile sizi memnun ediyorsa,
Bu da geçer ya hu diyerek sıkıntılar bir bir vazifesini icra edip size sadece sabrınızdan dolayı sevap bırakıyorsa,
Her musibetin, bizim için nice muallimlerden daha verimli ders verdiği idraki bizde hakim olduysa,
Sebebi vesileniz olan anne ve babanız hayata ise ve siz onların dualarını alıyorsanız,
Her kışın bir baharı, her gecenin bir sabahı olması kaidesince karanlık aydınlığa,
Kışlar bahara gebeyse baharı görmek adına "bu da geçer ya hu" demenin bile lezzet verdiği bir dünyaya da isek ne gam?
En kötü zamanlarda bile ümidini yitirmeyen bir iman, Rabbe sığınan bir yürek, en onulmaz durumlarda dahi tevekkül şuurunu kaybetmeden azmeden gönül varsa varsa ne ala.
Kısaca halen var isek, varlığı verene binler milyonlar hamd etmeye değecek en büyük zenginlik bizde vesselam.