YAZILAR

Bir Şefkat Eli : Öğretmen

Herkesin bir işi vardır. Kimi doktor Hastalara şifa dağıtan. Kimi mimar. Sıcacık yuvaların projelerini hazırlayan. Kimi hakim. Adaletin temsilcisi. Kimi temizlik işçisi. Her gün çarşı pazar demeden, gün be gün sokaklarımızı pırıl pırıl hale getiren. Kimi simitçi ta ötelerden sesini duyup ta taze bir simite sizi kavuşturan. Kimi her hafta uğradığınız pazarcınız. Kimi saçınızı sakalınızı emanet ettiğiniz berberiniz. Kimi marketin kasiyeri para üstü alıp merhabalaştığınız. Ve daha bir çoğu
Ve kimileri
Evet öyle bir görevdedir ki onlar; dünyanın en tatlı, en masum, en duygulu, en içten, en çoşkulu insanlarıyla her an karşılaşırlar.
Verdikleriyle aldıkları arasında hep uçurum olmuştur. Bir tutam bilgi karşılığında ömür boyu sürecek bir sadakat, kendi evlanızda bile bazen bulamayacağınız kadar saygı, billurlaşmış sevgi demeti, gönüllerinden akıp, sizin gönlünüze sızan karşı konulmaz bir muhabbet adeta.
Sınıfa girdiğinizde bir selama onlarca kere mukabele eden nice güzel ruhlar karşılar sizi. Bazen öyle bir an yaşarsınız ki dünya servetimi yoksa burası mı deseler servet te ne ola? dediğiniz zamanlar çoğunluk ta olmuştur.
Sahi ne serveti?

Allahı gökte yerde arayıp ta beyhude yorulanlara ne güzel cevap. Sığmam deki Hak arzu semaya. Kenzen bilindi dil madeninde Sadece bir gönüle sığan, O yüceler Yücesi Zat-ıAkdes (mevlamız) değer verdiği nice gönülü size yar etmiş, size Onu anlatma imkanı sunmuş. Bu ne devlet bu ne izzet i ikram. Çoğu kere göz göze geldiğiniz onca gönül ehli namzedi güzel insanlarla zaman nasıl geçer farkına bile varılmaz. Bu beraberlik belki de ötelerde bir kurtuluş vesilesi. O saf gönüllü insanların şahadetiyle sıratı geçme kolaylığı.

Yıllar geçse bile her sınıfta, her gelen öğrencide başka bir tat başka bir üslup ve başka bir güzellik sizi sarmalar. Bir iki üç derken onlarca yıl geride kalırda halen tadı damaklardadır. Maziden size gönderilen bir selam, bazen tatlı bir hatıra bazen hocam diye seslenen kadirşinas dostlar sizi hep be mesleğe bağlayan dinamikler olmuştur.

Hangimiz bir öğretmenin tezgahından geçmedik? Hangimiz geçmişe bakıp ta okul hatıralarıyla hislenmedik? Hangimiz ilk kopyamızı ya da sınıfça çekilen kopyaları anıp gülümsemedik. Sınıftan kaçmayı bir marifet sayıp çoğu kere öğretmeni de bunu inandırdığımızı ballandıra ballandıra anlatmadık? En zor soruları sınıfa getirip güya çözülememesinden dolayı bir haz yaşamadık.
Tatiilerin en keyiflisinin okul yıllarındaki tatiller olduğunu hangimiz unuttuk? Lapa lapa yağan karın tatile dönüşmesi için ne dualar ettik unutuldu mu? Ödevleri yapılmayan ders hocalarının o gün sevkli yada raporlu olması için ne temennilerde bulunduk değil mi? Sınıfın kapısını çalıp içerideki arkadaşımızı dışarı çıkarmak için masal bile yazdık o an.
Öğle tatilleri en güzel anlardı. Çocuklaşmanın ve oyunların tadının çıktığı, bitmesi istenmeyen dakikalardı. Derse her geç kalış için mutlaka zulada bir mazeret bulundurulur ve her seferinde de bir ohh be ! çekilerek derse girmenin zevkini tadardık.

Bazen anlatılan şeye odaklanır adete kulak kesilir olayın içine girerdik. Bazen de bedenimiz sınıfta olsa bile ruhumuzu gezmeye çıkartır ve kim bilir nerelere giderdik. Her yeni sınav sistemi için, tedbirli olup kendimizce sınıf dayanışmasını başarmak için taktikler geliştirirdik. Ve daha neler neler...

Türkiye öğretmenlik mesleğini kavrayamadı. Öğretmenlik bir zorunluluk mesleği olmanın çok ötesinde aşk, vecd ve sevgi hamuru ile yoğrulan bir gönül mesleğidir.
Öğretmenlik bilgi aktarmanın ötesine geçemediği sürece filozof öğretmen çıkmayacağı gibi filozof öğrencilerimizde olmayacaktır

Öğretmenlik; Bazen bir ıstırap, bazen için için bir inleyiş, bazen de yüreğin parçalanırcasına talebesi için atışıdır.

Bir anne baba şefkatiyle öğrencilere yaklaşıp, vicdan kültürünün temsilciliğini yapan kahramandır öğretmen.

O çoğu yerde sabır timsalidir. Toyluklara, nadanlara karşı hep sabır yamaçlarının otağında dolanır durur.

Bir nesil yetiştirmenin ancak sabır erlerine müyesser olacağı bilincinde olup kozasını örmede daima sabır der, durur.

Nice seneler sonra rahle-i  tedrisinde bir lahza kalmış vefalılar onu andığında, işin hakikatini gerçek nimet verene verecek kadar da mahviyet sahibidir. Bari öğretmen olsun klişesinden, "iyi ki öğretmenim" diyen hakikat aşığı öğretmenlere ne kadar ihtiyacımız var.

Bir milletin ufkunun açılmasının ancak iyi yetişmiş öğretmenlerle mümkün olduğu tartışma götürmez bir hakikat.

Milletin evladına bu nazarla bakıp onları hakikat aşığı yapma gayretiyle  vazifesine devam eden bahtiyar öğretmenlerden olabilmek ümidiyle...

Tasarım: mbirgin